KOLAJEN NEDİR, NE ŞEKİLDE KULLANILMALIDIR?

Kolajen insan sağlığı için çok önemli olan bir proteindir.Vücudun temel yapı taşlarından biridir.İnsan vücudunda da en çok bulunan protein kolajendir.Adını Yunanca’da tutkal anlamına gelen “kolla“ sözcüğünden gelir. Çünkü bir tutkal gibi dokuları bir arada tutmayı sağlar.Temel görevi bağ dokuyu güçlendirmek, cilde dayanıklılık, sıkılık ve esneklik kazandırmaktır.

Kolajenin farklı tipleri vardır. Farklı kolajen tipleri farklı yoğunlukta ve farklı işlevlerde görev yapar. Kolajenin bilinen 25 den fazla çeşidi bulunmaktadır.En çok bulunan ve bilinen kolajen tiplerine bakarsak;

Tip I kolajen vücuttaki kolajenin yüzde 90’ını oluşturur.Cilde, kemiklere, tendonlara ve bağlara yapı sağlamada yer alır.

Tip II kolajen eklem desteği sağlayan elastik kıkırdakta yer alır.

Tip III kolajen atardamarlarda, kaslarda ve organlarda bulunur.

Tip IV kolajen cilt katmanlarında görülür. 

Örneğin cildin yüzde 70’ini kolajen tip 1 ve 3 oluşturuyor. Bu durumda eğer kolajeni cildimize destek için kullanacaksak tip 1 ve 3 kolajen karışımlarını özellikle de tip 1 kolajen tercih etmemiz gerekiyor.

 Saç ve tırnaklarımızın bütünlüğü için de kolajen lazım. Onları desteklerken de tip 1 ve tip 3 kolajen karışımlarından istifade etmemiz en akılcı yol.

 Tendonların yani kasların kemiğe tutunduğu kiriş yapıların da yüzde 100’ü tip 1 ve 3 kolajenin karışımı. Bu nedenle tendon desteği olarak da yine tip 1 ve 3 karışımlarından istifade etmemiz en iyi olur.

 Eklemlere gelince… Burada durum biraz farklı. Eklem kıkırdaklarını oluşturan kolajenin yüzde 60’ını tip 2 kolajen oluşturuyor. Bu nedenle eklem kıkırdaklarına destek söz konusu olduğunda tip 1 ya da 3 değil, tip 3 kolajeni seçmemiz gerekiyor.

Kullandığımız kolajenin miktarı ve yapısı oldukça önemli. İdeali hidrolize, peptid kolajenleri kullanmak ve mümkünse 2-2.5 gramın üstündeki dozları tercih etmek gerekiyor.

Kulandığımız kolajen takviyelerinin daha çok emilebilmesi ve en yüksek yararlanımın sağlanabilmesi için 3000 dalton civarında moleküler ağırlığı olan düşük molekül ağırlıklı kolajenleri tercih etmemiz de doğru bir seçim. Molekül ağırlığı çok yüksek olan kolajenlerin emilimi yetersiz, faydaları da sınırlı. Bu nedenle kullanılmaları da bir anlam ifade etmiyor.Daha kısa bir deyişle çöp kullanmış oluyoruz.
Özetle kullandığımız kolajenin molekül ağırlığı ne kadar düşük, içindeki kolajenin ve kolajen peptidin miktarı ne kadar fazlaysa işe yarama ihtimali de o kadar fazla.Fakat hangi kolajeni ve nasıl kullanacağımıza mutlaka HEKİM karar vermeli.

Balık mı sığır kolajeni mi?

Balık kaynaklı kolajenlerin cilt, sığır kaynaklı kolajenlerin kemik ve eklemlerimiz için daha değerli olduğunu unutmayalım. Ama temiz bir balık kolajeni olmalı. Cıva gibi ağır metallerle kirlenmiş denizlerde yaşayan balıklardan elde edilenlerden uzak durulmalı. Bu nedenle aminoasit dizilimi insana en yakın güvenli sığır kolajenlerini tercih edebiliriz. Kolajenin yararlarını arttırmak için ek olarak C vitamini,glutatyon,l-prolin,alfa lipoik asit ve hyalüronik asit içeren kolajen çeşitleri tercih edilebilir.

Vücuttaki kolajen üretimi 20li yaşlarla birlikte durur ve vücut depo kolajeni kullanmaya başlar. İşte bu noktada 30 yaşından sonra depolar yavaş yavaş azalır   ilk kırışıklıklar ve elastikiyet kayıpları başlar. Kolajen takviyelerini genelde 30’lu yaşlardan sonra başlamak sağlıklı yaş almayı yönetmek adına önemli olduğunu düşünüyorum. 30-50 yaş arasında yılda 2 defa 3’er aylık kürler, 50 yaş üzerinde yılda 3 defa 3 aylık kürler şeklinde kullanabiliriz.

ÖZLEM SARIKAYA

Diğer Blog İçeriklerimiz

Cilt Katmanlarına Göre Bakım

Cilt Katmanlarına Göre Bakım

Vücudumuzun en büyük organı cildimiz farklı katmanlardan oluşur. Cildin her katmanının da farklı ihtiyaçları vardır, bu yüzden çok yönlü fonksiyonel bir yaklaşım benimsemek cildin sağlıklı ve genç görünmesini için önemlidir. Hekim veya cilt bakım uzmanına danışarak...

Uzun ve Sağlıklı Bir Yaşam İçin Longevity Konuşmaya Devam…

Uzun ve Sağlıklı Bir Yaşam İçin Longevity Konuşmaya Devam…

2023 yılında çalışmaların daha çok arttığı önümüzdeki yıllarda da devam edecek uzun ve sağlıklı yaşam gündeminde, epigenetik bence hala çok önemli bir yerde. Hastalık potansiyelinin sadece yüzde 10’unun DNA’da kodlandığını, yüzde 90 gibi çok ciddi bir oranın kontrol...

Uzun ve Sağlıklı Bir Yaşam İçin Longevity

Uzun ve Sağlıklı Bir Yaşam İçin Longevity

Son yıllarda “longevity” kavramı çok fazla karşımıza çıkıyor. Longevity, yaşam tarzında değişiklikler yaparak daha iyi beslenmek, daha iyi uyumak, gerekli kan tahlillerimizi ve testlerimizi zamanında yaptırarak hastalıklara yakalanmadan önlem almak, sağlığımızı daha...

Sohbet Başlat
DolphinMed Whatsapp Hattı
Sorularınız Mı Var? Hemen Bize Yazın.